Evle ilgili ilk izlenimlerin oluştuğu yerdir girişler. Kapıdan içeri atılan ilk adımla evsahibinin kendini ait hissettiği yer, gelen konukların karşılandığı ilk alan oluverir. Bizlerin her ne kadar görsellerde göründüğü gibi büyük girişlerimizi olmasa da evlerimizin ruhunu yansıtacak alanları en verimli şekilde kullanmamız için bir kaç fikir gözünüze çarpacaktır.
yazının devamı…

Stone Town’ın kısa da olsa ayrı bir yazı konusu olması gerektiğini düşündüm çünkü Zanzibar deyince muhteşem denizi, güneşi ve lezzetli deniz ürünleri ne kadar güzelse, başkenti  Stone Town da tarihi, kültürü ve aslında biraz da hüzünlü geçmişi ile mutlaka görülmesi ve hissedilerek gezilmesi gerekli bir şehir. 
yazının devamı…

“Yaklaşık 1 yıl sonra serinin ikinci yazısıyla karşınızdayız. Zanzibar gezimizin notlarını geç de olsa yazdık, umarım sizin içinde güzel bir rehber olur.” (Yazı Onur’a ait olup fotolar bendeniz tarafından cep telefonu ile çekimiştir)

Selous’da safari (linklerde notlarımızı bulabilirsiniz) oldukça keyifli ancak bir o kadar da yorucuydu. Sabah en geç 6’da gün ışırken kalkıp öğlen 1-2 saatlik kısa bir mola hariç ki bu molada da hava yaklaşık 40 dereceye vuruyor ve feci bunaltıcı oluyordu tüm gün araç üzerinde hoplaya zıplaya dolaşmak doğal olarak 3 gün boyunca bizi oldukça yormuştu. Böyle olacağını da doğrusu tahmin ettiğimizden safari sonrasına uzun süredir incelediğimiz ve gitmeye niyetlendiğimiz Zanzibar seyahatini ekledik.

Zanzibar’a ulaşmak için Selous’dan pır pır uçaklarla başkent Dar Es Salaam’a geri geliyor ve buradan gene başka bir pır pır uçakla yaklaşık 30 dakikalık bir yolculuk yapıyorsunuz. Türkiye’den safari yapmadan direkt gelmek isteyenlere THY’nin Dar Es Salaam’a direkt uçuşu olduğunu ve saçma saatleri hariç çok da yorulmadan ulaşabileceklerini tekrardan hatırlatmak gerekiyor.
yazının devamı…

Tüm dekorasyon postlarımda ışık alan aydınlık evleri ne kadar sevdiğimden bahseder ve o yönde paylaşımlarda bulunurum. Yine odak noktam ışık ve pencereler. Yüksek tavanlı evlerin büyük pencerleri ve o noktalarda düzenlenmiş keyif noktalarına bayılıyorum. Kahve içip sohbet edebileceğimiz, kitap okuyup sessizliğin keyfini süreceğimz bu köşleri kim istemez ki. Özellikle renkli dokunuşlarla canlandırılmış alanlar favorim.
yazının devamı…

Büyük Önder Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 75. yılında bende orada Anıtkabir’de olmak istedim. Bizimkilerle cumartesi Yedigöller pazar Ankara’da olacak şekilde programı yaptık ve yola koyulduk. Sonbaharında sonuna yaklaştığımız şu günlerde güzel havanın avantajıyla keyifli bir haftasonu geçirdik. Ama en güzeli yıllar geçse de ona olan sevgimizin, saygımızın ve ilkelerine olan baglılığımızın hiç azalmadığı ATAM’ızı binlerce kişiyle ziyaret etmemizdi. Hatta bugün okuduğuma göre 1 milyonun üzerinde kişi tarafından ziyataret edilmiş. Kalabalığı görseydeydiniz ne demek istediğimi çok daha iyi anlardınız. Genci, yaşlısı hatta bebekleri ile gelen çiftler bile vardı ve saatlerce sırada bekleyip içeri girip mozeleye çiçek bırakmak için sabırla bekledi. Yeri doldurulumaz bir lider olduğunu yıllar sonra bile aynı sevgiyle ona akın eden kalabalıklardan anlamak mümkündü. Biz bütün renkleri ile yüzü aydınlığa dönük çocuklarıyız Atatürk’ün ve çocuklarımızda aynı bilinçle bir yürek olacak her zaman…
yazının devamı…