Patagonya – Perito Moreno Buzulu
30 November 2011

Dikkat bu çok fotolu bir posttur demedi demeyin :)) Rivayete göre meşhur kâşif Ferdinand Macellan, ismini verdiği boğazdan geçerken, sahilde gördüğü guanako postlarına bürünmüş ve yüzleri boyalı yerlileri bir İspanyol öyküsündeki Patagon adlı canavara benzettiği için, bölgeye bu ad verilmiştir.

Bir başka rivayete göreyse, Macellan bölgeye ilk geldiğinde çok uzun boylu ve giydikleri mokasen biçimli büyük deri ayakkabılarından ötürü ayakları daha da kocaman görünen yerlileri görünce İspanyolca pata (ayak) kelimesinden yola çıkarak bölgeye Patagoni adını vermiş. Kimilerine göreyse Patagonya adı yerli lisanındaki bir kelimeden türemiş.




Yolculuk sırasında otobüsten çektiğim fotoğraflar

Patagonya nüfusu çok az olan bir bölge. Kilometrekareye ortalama 2 kişi düşüyormuş. bölgenin en çekici yeri El Calafate’den karayoluyla 78 kilometre uzaklığındaki “Perito Moreno” buzulu. 48 buzul arasında 250 kilometrekarelik büyüklüğü, 74 metre yüksekliği, 170 metre sudaki derinliği ile And Dağları’ndan gelen iki farklı kaynağın birleştiği ve buzullaştığı bir nokta burası. Bunun sonucu iki farklı buz kütlesi doğada eşine az rastlanır bir görsel şölene sahne oluyor ve sürekli yağış alması nedeni ile de buzuldan kopan parçalara ragmen büyüklüğünü kaybetmediğinden küresel ısınmadan henüz etkilenmiyor. Bu arada havzanın yaklasik 22000 kmlik bir alani ile dunyanin en buyuk ucuncu tatli su deposu olduğunu belirtmek isterim. 

Los Glaciers Milli Parkı’nda yer alan Perito Moreno için kasabadan 1,5 veya 5 saatlik yürüyüşleri de kapsayan turlardan biz, uzun olanı tercih edip bacakları tutulup ertesi gün yürüyemeyenleri duyunca kısa olanı tercih ettik :)) Sabah bizi otelden alan tur otobüsünde nerdeyse dünya karması gibiydik. Geniş düzlükler ve  dağların süslediği keyifli bir yolculuktan sonra tekne ile buzula doğru hareket ettik. Tabii ki yaklaştıkça hayalimizde ki bir yeri daha görebilmiş olmanın  etkisiyle büyülenmiş bir şekilde fotoğraf çekmeye devam ederek. Tekneden indikten sonra bitki örtüsünün zenginliği ile beni şaşırtan yeşillikler arasından geçip kramponlarımızı giyip yürüyüşe başladık. Şansımıza grup yaşları birbirine yakın kişilerden oluşduğundan rehberimiz bu dinamik grubu daha zorlu etaplardan yürüterek mest etmeyi başardı. Mavinin tonları beyaz ile tadına doyulmaz görüntüler oluştururken gök gürültüsüne benzer bir sesle buzuldan kopan parçaların (buna calving deniyor) suya düşüşü ortamın daha da etkileyici olmasına neden oluyordu. Buzlar kraliçesi gibi hissettiğim, tamamladığımız etap sonunda doğal bar da kovaya doldurulan buzların eşlik ettiği viskilerimizi de içip keyfimize keyif kattığımız yerden sonra bir de dönüş yolunda uğradığımız milli parktaki panaromik manzara ile günü tamamladık. Bakalım beni büyüleyen ortamın fotoğraflarını siz nasıl bulacaksınız :))













calving





Tadına da baktığımız saf su


Doğal barımız :))







Son 4 kare milli park içinde ki panaromik görünüm

Eylemlerim devam edecek zira bu tatilden cebimde 1200 kare fotoğrafla döndüm, yazık olmasın bazılarına :))

Yazar: Burcu Çalışkan | 19 Yorum | Kategori: Fotoğraf, Gezelim Görelim

Yorumlar
Yorum Bırakmak İçin

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *