İçimden Gelen |

Sevgili Modaeratör bana Yaratıcı Blogger ödülünü yollamış, bende seve seve kabul ediyorum tabii ki :)) bu mimin içeriğinde kendimiz hakkında 7 bilinmeyen özellikten bahsetmek de var ama ben daha önce burada onlara yer vermiştim. Şimdi de sıra aldığım ödülü dağıtmakta…
* Sıcacık fotografları ve şeker kızı Duru ile yaptıkları rengarenk şeyler için Pınar * Kendisiyle tanışıklığım olmasa da tarzını sevdiğim, yeni gelin sevgili Görkem* Hayatını içten paylaşımı, mekan/müzik önerileri ve tabii ki güzel fotograflarıyla Dilara* Zarif seçimleri ve yaptığı harika taçlarla Merve* Bu aralar tatlı telaşlar yaşayan canım arkadaşım Zeynep* Dekorasyon konusunda zevklerimizin uyuştuğu, okumaktan keyif aldığım Ziziciğimkabul ederseniz Yaratıcı Blogger ödülümü sizlere gönderiyorum :))
Ayrıca Oytuncuğum da beni 2009’un neden iyi geçtiğine dair mimlemiş. Detaylar;2009′un neden iyi geçtiğine dair 5 madde (en az) yazılacakOlumlu şeyler yazılacakBu yazı düşünmeden hemen yazılacak :))Ve 5 kişi mimlenerek oyuna dahil edilecek
– Benim için en önemlisi bu yılda sağlıklıyım, evimde huzurlu ve mutluyum.- Yapmayı en çok sevdiğim şeylerden biri üzerine daha fazla eğildim. Fotograf hayatımın vazgeçilmezi oldu bu yıl… İlk sergi, ilk kitap heyacanı yaşadım.- İnsanların en özel an’larına ortak oldum. Doğum, düğün fotografları çektim ve benim gözümden o günü onlara anlattım- Yeni ülkeler, yeni şehirler gördüm, bolbol gezdim ve tabii ki fotograf çektim :))- Blogum sayesinde bir sürü güzel insanla karşılaştım, tanıştım
Söyleyin bakalım;
* Ayça canım arkadaşım * Ece yakışıklı Osi’nin güzel annesi* Gizem zarif arkadaşım* Sinem bir yakışıklı annesi daha :))* Duygu güzel Derin’nin annesi
Sizler için 2009 neden güzel geçti :))

Malum önümüzdeki aylarda evlenecek olan bir çok çift hazırlıklarını hızlandırmış, bir koşturma içerisine girmiştir bile… Tabii bu dönemde bayanlar için halledilmesi gereken çok daha fazla detay vardır. Onların içerisinde bizler için hayatımızdaki önemli an’lardan biri olan bu güne ait en özenilen şey tabii ki kendimizle ilgili hazırlıklar olur :)) Evlilik yıldönümümüzde yayınladığım fotograflardan sonra yakın zamanda evlenecek olan bazı arkadaşlarla bu detaylar üzerine yazıştık. Bunun üzerine o güne ait bazı fotograflarımı paylaşmak istedim.
İtiraf ediyorum hayatımda ilk ve tek topuzumu o gün yaptırdım, hem de bazı aksilikler yüzünden son dakikada değişen kuaförde ve provasız olarak :)) Taktığım iki küçük tarakla saçıma hareket katmak istedim ve duvağımı topuz altına taktırdım. Makyajımı da kardeşimin makyöz arkadaşı yaptı ki böyle koyu bir renk düşünmesemde sonuçtan çok memnun kaldım :))
Ayakkabımı gelinliğin üzerinde ki lame spiral işlemelere uygun olması için lame seçtim. Neredeyse tüm gün ayakta kalmanız gerekeceğinden görsellik kadar rahatlığında önemli olduğunu unutmamanızı öneririm. Gelin buketimi sapları uzun kesilmiş, iri tomurcuk beyaz güllerden ve gelinliğimin kumaşı kullanılarak yaptırdım.
Tüm evlenecek arkadaşlara bu yorucu ama bir o kadar da keyifli hazırlıklarda kolaylıklar diliyorum.

Yine neyi kutluyoruz dediğinizi duyar gibiyim ama ne yapabilirm “bazı sayılar vardır kutlanmalıdır” diye daha önce söylemiştim :)) İşte onlardan biri 100. postta 500. izleyiciye ulaşmış bir blog sahibesiyim ben o nedenle müsaitseniz sizi de davet ediyorum partime :))
Partiden eli boş dönmek olmaz minicik birşeyler de olsun istiyorum sizin için ama nasıl olacağı konusunda emin değilim. 500. kişiye bir armağan vermeyi planlıyorum ama bu seferde daha önce izleyici olanlara ne olacak diye düşünüyorum. Hadi fikir verin bana nasıl olursa daha eglenceli olur bu hediyeleşme işi??
***Gelen yorumlara göre çekiliş en sağlıklısı olacak sanırım bu durumda tek sıkıntım izleyiciler arasından bu işin nasıl yapılacağını bilmemem. Bloglarda gördüğüm gibi yorumlar arasından çekiliş olmadığı için izleyici listesini random.org kullanılacak hale nasıl getiririm bilemiyorum, help!!!!

Geçen hafta Veronika Ölmek İstiyor filmiyle ilgli yazdığım yazıyla Habertürk Gazetesinde yer aldığımdan haberim yoktu. Sevgili Pınar bir maile bana küpürü gönderdiğinde açıkcası sevindirik oldum ve coşkumu hemen sizlerle paylamak istedim :)))

Bugün yakın zamanda izlediğim 2 filmle ilgili görüşlerimi paylaşmak istedim. Özellikle ilk filmi ruh halinizin uygun olduğu bir zamanda izlemenizi tavsiye ediyor ve konularına geçiyorum.
Lösemi olan ablası Kate’e ilik verebilmesi için dünyaya getirilen Anna on üç yaşına dek sayısız ameliyat, nakil ve operasyon geçirir. Tam doku uyumu olması için laboratuar ortamında genleri özel olarak seçilen Anna bu rolünü ve hayatını hiç sorgulamaz ama böbreğini de ablasına vermesi gerekince soluğu bir avukatlık bürosunda alır ve sağlığıyla ilgili ailesinin vasiliğinden çıkmak için dava açar. Aile bağlarının ve yaşları küçükte olsa kardeşler arası dayanışmasının anlatıldığı filmde Kate’in hastalık sahneleri insanı gerçekten etkiliyor. Olayların sebepleri ve sonuçlarına katlanmanın verdiği acılar ve her karakterin yaşadığı karışık duygular bir aile dramı olarak bizlere yansıyor. Sadece esas kıza üzülmekle kalmıyor, tüm aile bireylerine acıyan gözlerle bakıyorsunuz. İki kız kardeş rolündeki Abigail Breslin ve Sofia Vassilieva müthiş oyunculukları yanında romantik-komedilerde görmeye alıştığımız Cameron Diaz’ın acılı anne rolünde hiçte fena olmadığına şahit oluyoruz. İmdb notu 7.4 olan bu filmi boğazınızda bir düğüm, gözünüzde yaş olmadan izlemeniz gerçekten güç arkadaşlar…
Filmin ana karakteri Veronica iyi bir işe sahip, ortalama bir standartta yaşayan ve olması gereken herşeye sahip görünen 20’li yaşlarda bir kadındır.. Ama bir gün hayatın tekrarlarından sıkılır ve intahar etmeye karar verir.. Başarısız olduğunu gözlerini bir akıl hastanesinde açtığında anlar ve çok kısa bir ömrü kaldığını öğrenir. Ölümünün kendi karar kıldığı şekilde olmaması mı, kısır döngü içinde olduğunu bildiği hayatta ki kalan sayılı günlerini bir mucizeymiş gibi yaşamak mı daha zor karar veremez. Ayrıca bu süre zarfında akıl hastanesinde kalmaktadır. Veronica için hastanede geçirdiği zamanlar yeniden uyanış, kendisini ve aşkı yeniden keşfetmesi demek olacaktır. Film sonsuza kadar yaşayacakmış gibi hayal etmek ve yarın ölecekmiş gibi yaşamak ana fikrini bizlere bir kez daha vurgulayan süprizli bir finale sahip. Paulo Coelho’nun romanından uyarlanan bazı sahnelerinde temponun çok düşük olduğu filmde Sarah Michelle Gellar, David Thewlis, Melissa Leo oynuyor.
Sevgiliye hitap etmediğinden bahsettiğm filmler gibi dokunaklı olanları veya romantik-komedileri tek başıma, aksiyon vb olanları beraber izliyoruz (ne kadar da uyumluyum, kayıtlara düşülsün :))