Biraz da Sinema
17 February 2010

Bugün yakın zamanda izlediğim 2 filmle ilgili görüşlerimi paylaşmak istedim. Özellikle ilk filmi ruh halinizin uygun olduğu bir zamanda izlemenizi tavsiye ediyor ve konularına geçiyorum. 

Lösemi olan ablası Kate’e ilik verebilmesi için dünyaya getirilen Anna on üç yaşına dek sayısız ameliyat, nakil ve operasyon geçirir. Tam doku uyumu olması için laboratuar ortamında genleri özel olarak seçilen Anna bu rolünü ve hayatını hiç sorgulamaz ama böbreğini de ablasına vermesi gerekince soluğu bir avukatlık bürosunda alır ve sağlığıyla ilgili ailesinin vasiliğinden çıkmak için dava açar. Aile bağlarının ve yaşları küçükte olsa kardeşler arası dayanışmasının anlatıldığı filmde Kate’in hastalık sahneleri insanı gerçekten etkiliyor. Olayların sebepleri ve sonuçlarına katlanmanın verdiği acılar ve her karakterin yaşadığı karışık duygular bir aile dramı olarak bizlere yansıyor. Sadece esas kıza üzülmekle kalmıyor, tüm aile bireylerine acıyan gözlerle bakıyorsunuz. İki kız kardeş rolündeki Abigail Breslin ve Sofia Vassilieva müthiş oyunculukları yanında romantik-komedilerde görmeye alıştığımız Cameron Diaz’ın acılı anne rolünde hiçte fena olmadığına şahit oluyoruz. İmdb notu 7.4 olan bu filmi boğazınızda bir düğüm, gözünüzde yaş olmadan izlemeniz gerçekten güç arkadaşlar… 

Filmin ana karakteri Veronica iyi bir işe sahip, ortalama bir standartta yaşayan ve olması gereken herşeye sahip görünen 20’li yaşlarda bir kadındır.. Ama bir gün hayatın tekrarlarından sıkılır ve  intahar etmeye karar verir.. Başarısız olduğunu gözlerini bir akıl hastanesinde açtığında anlar ve çok kısa bir ömrü kaldığını öğrenir. Ölümünün kendi karar kıldığı şekilde olmaması mı, kısır döngü içinde olduğunu bildiği hayatta ki kalan sayılı günlerini bir mucizeymiş gibi yaşamak mı daha zor karar veremez. Ayrıca bu süre zarfında akıl hastanesinde kalmaktadır. Veronica için hastanede geçirdiği zamanlar yeniden uyanış, kendisini ve aşkı yeniden keşfetmesi demek olacaktır. Film sonsuza kadar yaşayacakmış gibi hayal etmek ve yarın ölecekmiş gibi yaşamak ana fikrini bizlere bir kez daha vurgulayan süprizli bir finale sahip. Paulo Coelho’nun romanından uyarlanan bazı sahnelerinde temponun çok düşük olduğu filmde Sarah Michelle Gellar, David Thewlis, Melissa Leo oynuyor.

Sevgiliye hitap etmediğinden bahsettiğm filmler gibi dokunaklı olanları veya romantik-komedileri tek başıma, aksiyon vb olanları beraber izliyoruz (ne kadar da uyumluyum, kayıtlara düşülsün :))

Yazar: Burcu Çalışkan | 23 Yorum | Kategori: İçimden Gelen

Yorumlar
Yorum Bırakmak İçin

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *