
Country tarzı; şehir hayatının yoruculuğunu ve modern stilini farklılaştıran tarzı ile yaşam alanlarına uygulanmaya başlayalı bayağı oldu. Özellikle mutfak dolapları ve akseuarlarında baskın olarak hissedilen bu tarzın banyolardaki halini de oldukça begeniyorum bu aralar.
yazının devamı…

Sevgililer Günü yaklaşırken her yıl olduğu gibi bu yılda sevdiklerinize yapacağınız minik süprizler için renkli tasarımları sizin için buldum 🙂 İster çerçeveletip duvarınızı süsleyecek ister mini bir kutlama için gerekli bütün ayrıntıların yer aldığı çıktıları alabileceğiniz seti umarım begenirsiniz.
Sevgiyi göstermenin binbir yolu varken emimin ki sizde kendinizce en keyiflisini bulacaksınız.
Yukarıdaki set için buraya tık tık…
yazının devamı…

Geçen hafta anlatmadan geçemeyeceğim çok keyifli bir etkinliğe katıldım. Öncelikle her bir ayrıntısı özenle hazırlanmış bu etkinlik için A&B İletişime teşekkür ediyorum. Bizleri House Cafe’nin güzel manzarasında çok iyi agırladılar ve Fiat’tan Özgür Süslü’nün 500L donanımı ve araç hakkında yaptığı bilgilendirmeden sonra deneme sürüşü için yola çıktık. “Büyüsen de Tarzını Kaybetme” sloganı ile çıkış yapan araç tam bir aile arabası. Panaromik cam tavan ve geniş görüş alanı benim gerçekten hoşuma gitti. Daha önce yüksek araba kullanmamış biri olarak da kullanımında zorluk yaşamayıp çabuk adapte olduğumu söyleyebilirim. Ayrıca iki bölmeli bagajı çocuklu aileler için kullanım rahatlığı sağladığından önemli özelliklerinden biri diyebiliriz.
yazının devamı…

Bir süre önce Gümüşsuyun’da yeni açılan Park Bosphorus İstanbul Hotel’de Alzheimer Derneği yarına düzenlenen Yıldırım Mayruk ve Barbaros Şansal imzası taşıyan bir defileye gittim. Hem defileyi izleyip hem fotograf çekebileceğim bu davete katılmak için kardeşle defilenin yolunu tuttuk. (Gördüğünüz gibi seçtiğim ilk görselde mesleki seçicilikte kaynaklanan gelinlik fotografı oldu)
yazının devamı…

Bir kaç yıldır özellikle bayramlara da denk getirerek yılda bir kere de olsa uzak yerlere seyahat etmeye ve de farklı kültürleri keşfetmeye gayret gösteriyoruz. Keşke hem zaman hem de maddi anlamda daha fazla imkan olsa da bu gezilerin frekanslarını artırabilsek çünkü her gezimiz sonrası ayrı kültürlerden insanları tanımaktan ve onların yaşamlarına bir miktar da olsa dokunabilmekten büyük keyif alıyoruz. Dünyanın çok farklı yerlerinde sadece TV’lerde seyrettiğimiz hayatlardan çok daha fazlası olduğunu ve aslında dünyada bir çok insanın bizim elimizdeki imkanların çok ama çok daha azına sahip olmasına rağmen ne kadar mutlu olduklarını gördükçe içinde yaşadığımız hayat şartlarını kısa süre için de olsa sorguluyoruz.
yazının devamı…