Güney İtalya – Amalfi Kıyıları
15 December 2009

Sergime de konu olan fotografları çektiğim harika yerleri size şöyle bir anlatmadan dosyayı kapatmak istemedim. Dikkat; bu bol fotograflı ve bol anlatımlı bir posttur :))

Bu yaz tatili geçirmek üzere iki çift olarak önce Roma’ya uçtuk. Oradan kiraladığımız arabayla asıl hedefe varabilmek içinde direkt yola koyulduk. Tabii harita da kaçırdığımız daha doğrusu beylerin kaçırdığı bir ayrıntı nedeniyle bol virajlı ve daracık yolları baştan sona katettiğimizden benim zaten en ufak virajda alt üst olan bünyem, ilaç almama rağmen dağıldı. Tamam kabul ediyorum dik yamaçlarla çevrili olan sahil şeridinde, gece ışıl ışıl evlerinde renk kattığı manzara süper ama bende ona bakacak hal yok ki… Neyse ki evini kiraladığımız italyan bayanın güleryüzlü yaklaşımı ve eve adım attığımızda ki görüntü süperdi. Hatırı sayılır bir seramik üretimi ve zevkine sahip olan bölgenin elle çizilmiş desenlere sahip karoları evin her yerindeydi ve çok sevimli gözüküyordu. Sabah dışardaki harika manzaraya merhaba dedik ve ben  sevgilimi çıldırtana kadar devam eden fotograf çekme serüvenime başladım :))

Biz yukarıda ki fotograftan anlaşılacağı üzere Positano’da kaldık ve sahil şeridindeki tüm yerleri dolaştık. Burada sahile inmek için yüzlerce basamağı inip çıkmanız gerekiyor. İlk günler eğlenceli gelen bu durum ciddi anlamda spor yapan benim bile bacaklarımın tutulmasına neden olunca, otobüsü kullanmaya başlıyoruz :)) Arabaya ne oldu derseniz; otopark sorunu nedeniyle onu garajdan pek çıkartmadığımızı söyleyebilirim. Positano daracık sokaklarda renkli hediyeliklerin satıldığı dükkanları, meydandaki katedrali ve restaurantları ile çok sevimli bir yer.


     Positano’da akşamüzeri

Bir sonraki durak bahçeleriyle ünlü 500 yıllık bir şehir Ravello. Villa Rufola ve Villa Cimbrone rengarenk çiçekli bahçeleri ve eşsiz manzarasıyla bizi büyüledi diyebilirim.


      Sergimde de Ravello meydan da ki kiliseye yer vermiştim…

Akşamüzeri deniz yoluyla gittiğimiz ve biz bayanların fotograf çekme uğruna beyleri kaybettiği yer Sorento. Napoli körfezinin sonunda sahilden 40-50 mt yukarıda ki bu şehirde şimdiye kadar yediğim en lezzetli pizzayı hala unutamadım desem:))

Amalfi; 9 yy’dan kalma Fas-Gotik mimarisine sahip bol merdivenli katetrali ile beni ilk görüşte resmen büyüledi ve tabii sergim içinde bolbol malzeme verdi. I love Amalfi :)) Limoncello ve meloncello alıp katetralin hemen yanındaki bir restaurantta bol deniz ürünlü makarna yiyip, şarabımızı içmeyide ihmal etmedik…

Capri Adası; Amalfi’den feribotla 1 saat uzaklıkta ve adanın iki merkezinden biri olan Capri’ye teleferikle çıkılıyor. Diğer şehirlerdeki sakin gece hayatı yerini burada eğlenceye bırakıyor(muş) Tüm lüks markaların mağazalarının bulunduğu, birbirinden güzel bahçeli evlerin arzı endam eylediği bu ada görülmesi gereken yerlerden diyebilirim. Adanın ön tarafında yerli halkın veya günübirlik gelenlerin girdiği halk plajı bu yukarıdaki lüks ile tezat oluştursa da adanın arka tarafında dev yatların demirlediği koylar yine kendini gösteriyor.

10 günlük tatilimizin 8 gününü güneyde geçirdikten sonra rotayı yine yukarı çevirdik. İlk durak Napoli şehri oldu. Vezüv yanardağının püskürttüğü lav küllerinin altında kalan şehir neredeyse orjinal hali ile kalmış hatta korunmaya çalışırken o şekilde kalan insanlar bile var. Sonrasında her yol Roma’ya çıkar sözünü doğrularcasına yıllar sonra tekrar Roma’ya gitme şansım oldu. Tabii bu sefer elimde yeni oyuncağımla :))

Hikayede burada bitmiş :)) Bu arada fotografların üzerine tıklayarak büyük hallerini görebilirsiniz.

Yazar: Burcu Çalışkan | 50 Yorum | Kategori: Fotoğraf, Gezelim Görelim

Yorumlar
Yorum Bırakmak İçin

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *